Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma
AKIL HASTALIĞI
Türk Medeni Kanunu 165. maddesi ile hüküm altına alınmıştır. Buna göre:
“Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.”
AÇIKLAMALAR
Akıl Hastalığı nedeniyle boşanma davası açma imkânı “sağlıklı” eşe verilmiştir. Açılan bir davada gerek dava ve gerekse taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgili olduğundan hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınacaktır. Dava akıl hastası olduğu iddia edilen eşe yöneltilir. Davaya bakan mahkeme akıl hastası olduğu iddia edilen davalı durumundaki eşe kanuni temsilci tayin edilmek üzere Sulh Hukuk Mahkemesine yazı yazacak ve bu durum bekletici mesele yapılacaktır.
“Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası tayin edilen ve davada temsil izni verilen kanuni temsilci vasıtasıyla yürütülecektir.”
Ayrıca daha önce kısıtlanarak kendisine vasi tayin edilmiş olan eşin kanuni temsilcisi, davacı veya davalı olsun duruşmalarda temsilcisi olduğu eşi temsil edebilmesi için Sulh Hukuk Mahkemesi hâkiminden izin almalıdır.
Akıl hastalığı
Madde 165- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez
hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek
koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
2. HD. 27.06.2018 T. E: 2016/21049, K: 8216
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin akıl hastalığı nedeniyle Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereği kısıtlanarak kendisine vasi atandığı anlaşılmaktadır. Davacı kadın tarafından akıl hastalığına dayalı (TMK m. 165) olarak açılmış bir dava bulunmamaktadır. Davalı erkeğin hareketleri iradi olmadığından, kusur yüklenemez ve Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı “evlilik birliğinin sarsılması” hukuki sebebine dayanılarak boşanmaya karar verilemez. O halde kadının davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. Ne var ki, boşanma hükmü temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir.
2- Davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
3-Davalı erkeğin akıl hastası olduğu ve vesayet altına alındığı, hastalığı nedeniyle çalışamadığı ve babasının yardımı ile geçindiği, herhangi bir malvarlığı ve gelirinin bulunmadığı, ekonomik durumunun nafaka ödemesine imkan sağlayacak nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kendisi bakıma muhtaç davalının davacı kadına (TMK m. 175) yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası (TMK m. 182/2) ödemesine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
4- Davalının Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereğince kısıtlanmış olması nedeniyle davranışlarının iradiliğinden söz edilemez ve kendisine bu nedenle kusur yüklenilemez. Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi koşulları davada gerçekleşmemiştir. Davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerekirken kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA
, bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının ise yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.